8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI VE DAVET

Haberi Sesli dinle
Getting your Trinity Audio player ready...

Kent Konseyi Kadın Meclis başkanı Nurten Anıl 8 mart dünya kadınlar günü nedeni ile bir açıklama yaptı.


Nurten Anıl, 8 martın çıkış noktasına değinerek günümüzde vardığımız noktaya bir bakmamız gerekli diyerek sözlerine başladı. Neyi kutladığımızın farkındamıyız acaba! Kadınların hediye beklediği, erkeklerinse bu beklentilere cevap vermeye çalıştıgı bir gün olarak görülmektedir. 8 Mart dünya kadılar günü bir eğlence ,yeme içme günü değildir. Yani  ” KUTLAMA ” GÜNÜ ASLA DEĞİLDİR. 8 mart bir ”FARKINDALIK”  ”ANMA” günüdür.! diyen  Anıl, 8 Mart 1857 tarihinde ABD’nin New York kentinde 40.000 dokuma işçisi daha iyi çalışma koşulları istemiyle bir tekstil fabrikasında çalışanlar greve başladı. Ancak polisin işçilere saldırması ve işçilerin fabrikaya kilitlenmesi, arkasından da çıkan yangında işçilerin fabrika önünde kurulan barikatlardan kaçamaması sonucunda 129 kadın işçi yanarak can verdiOysa kadınların gayet insanı olan istekleri vardı ” daha iyi koşullarda çalışmak, 10 saatlik iş günü ( çünkü 16 saat çalışıyorlardı) eşit işe, eşit ücret.  Aynı haklara sahip olmak istedikleri için adeta katledildiler ve biz bunu kutluyoruz. Oysa onların canları pahasına verikleri mücadeleden yıllar sonrasında ne kadar yol alınabilmişiz.


Bu grev ABD’deki işçi mücadelesinin önemli eylemlerinden biri oldu. Kadınların ayaklanması ile büyük bir dayanışma doğdu. (1910), Danimarka’nın Kopenhag kentinde düzenlenen II. Sosyalist Enternasyonal toplantısında Clara Zetkin’in önerisiyle, 1857’de başlayan, kadın haklarının kazanılması ve kadınların birlikteliği mücadelesinin her yıl “Kadın Günü” olarak kutlanması kararlaştırılmıştır.1975 yılında Uluslararası Kadınlar Yılı olarak kutlandı. Yapılan etkinlikler kapsamında Birleşmiş Milletler, 8 Mart’ı “Dünya Kadın Günü” olarak kutlamaya başladı. İki yıl sonra 1977 de, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 8 Mart, “kadın hakları, uluslararası barış günü” olarak kabul edildi.Kabul edilmesinde bu iki temel neden gerekçe gösterildi. Bunlar: dünya barışının korunması, sosyal gelişim ve temel insan haklarının kullanılması için kadınların da eşitlik ve kendilerini geliştirmelerine olanak sağlama gereksinimi idi. Kadınlara eşit hakların verilmesinin dünya barışını güçlendireceği kabul edildi. Dünya genelinde kadın hakları alanında son yıllarda olumlu gelişmeler sağlansa bile kadınlar açısından bir çok sorun hala çözülebilmiş değildir. Dünyadaki en yoksul insanların büyük bir çoğunluğu hala (%70’i) kadındır. Dünyadaki eğitim almamış insanların büyük çoğunluğu (2/3’si) yine kadınlardır. 
Dünyada kadın ve erkek oranı yarı yarıya olmasına rağmen kadının adı yok! kanun yapıcılar da, parlemento da, yerel ve idari yönetimlerde, kamu alanlarının idari bölümlerinde, kadının adı yok denecek kadar azdır.  Kadının ne yapması veya yapmaması konusuna da kadınlar karar veremiyorlar erkekler kendi bakış açısı ve kendi diledikleri biçimde hak sunucu durumundalar.


Erkeklere  taciz etmemeyi şiddet uygulamamayı öğreteceğimiz yerde, ne yazık ki kadınlara tacize uğramamaları, şiddet görmemeleri için dikkat etmeleri gerektiğini öğreten bir toplumda yaşıyoruz .
Kanun maddelerinde değişiklik yapılmadığı sürece cezalar caydırıcı olmayacaktır suçu işleyenlerin mahkeme sürecindeki giyim kuşam hal ve hareketlerinde olumlu tutumlar sergilemesi sonucunda cezaların indirilmeside önlenmelidir.  Kadın olmak  gerçekten zor iş.  Evlilik teklifi red edildiği için öldüren kişiye ”aşırı derecede sevgi” indirimi verilebiliyorsa kadın olmanın ne kadar zor olduğunu artık siz düşünün!
Kadınlara ,fiziksel, rulsal, cinsel ve ekonomik şiddet hemen her yerde ve her alanda yapılmaktadır. bunları önlemek için neler yapmalıyız ? 
Üstelik şiddeti uygulayanda çoğunlukla en yakınları oluyor bekarsa baba, ağabey, erkek kardeş amca, dayı, dede veya sevgili. Evliyse eş veya erkek  çocuğu. Kadın hepsine karşı savunmasızdır çünkü en güvendiği insanlardır onlar! Kutlamalar değil o günlerden bu günlere kadınlar adına, insanlık adına ne yapılmış ne kadar yol alınmış onlara bakmalıyız . daha iyi koşulların sağlanabilmesi için neler yapmalıyız ona bakmalıyız . ”kadın hayatın neresinde!” bunu görmeli ve buna göre bir yol haritası çıkartmalıyız.


Unutmayalım ki bir topluluğun yarısı kadınlardan oluşmuştur ve unutmayalım ki diğer yarısını da yine kadınlar yetiştirmektedir. Cehaletin en büyük korkusu kadındır, çünkü kadın öğrenirse çocuklarına da öğretir. ”Aile bilinçlenir , toplum bilinçlenir”. Barış, sevgi,saygı olan bir dünyada yaşamak istiyorsak din, dil, ırk, cinsyet ayrımcılıgı  yapmadan bütün canlılar eşit koşullarda yaşam haklarından sahip olmalıdır. Kadınların ,yani kız çocukların eğitimine önem vermeli onların üzerindeki görünmez o cam tavanı yok etmeliyiz.

Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün, şu sözünü hatırlamakta fayda var dedi .”Kadınlar toplumsal hayatta erkeklerle birlikte yürüyerek birbirlerinin yardımcısı ve destekçisi olacaktır” Ayrıca bir hadişi şerifde “Erkeğin en hayırlısı, kadına en iyi davranandır.” diye buyrulmuştur. 8 mart etkinlikleri kapsamında hazırladıgımız programda Yalovada yaşayan kadınlarımızı konu alan fotoğraf sergisi ve ”üç kadın üç hayat” konulu panel ile başarılı kadınlarımızın çalışma hayatında karşılaştıkları avantaj, dezavantajları ve başarı hikayelerini  dinleyeceğiz. Ayrıca her yıl oldugu gibi bu yılda ‘yılın kadını” ve ”yılın onur” ödülünü vercegiz. 

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.