DİYABET HAKKINDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

Haberi Sesli dinle
Getting your Trinity Audio player ready...

Pankreasın yeterli insulin üretememesi veya vücudun ürettiği insülini etkili bir şekilde kullanamaması sonucu oluşan Diyabet, kontrol altına alınmadığında, göz problemleri, dolaşım ve sinir sistemi bozuklukları, hatta diyabet komasına kadar gidebilen ciddi tablolara yol açan, vücutta pek çok sistemi bozabilen ve hayat boyu sürebilen bir hastalıktır. “Diyabet konusunda toplumda yaygın ancak yanlış bilgiler hastalığın seyrini olumsuz etkiliyor” diye belirten Dahiliye Uzmanı Dr. Faruk TOPALLAR, bu durumun şeker hastalarının uzman kontrolünde bilinçli bir tedavi sürecine uyum sağlamasını zorunlu kıldığını söyleyerek “14 Kasım Dünya Diyabet Gününde” diyabette doğru bilinen yanlışları anlattı.

 

“Çok şeker yiyen şeker hastası olur”

 

Fazla miktarda şeker tüketmek diyabete neden olmaz. Ancak şeker ve şeker içeren yiyeceklerin fazla miktarda yenilmesi şişmanlığa neden olur. Eğer kişinin diyabetli olmaya yatkınlığı varsa şişmanlık diyabetin ortaya çıkışını hızlandırır.

 

“Bazı bitkiler kan şekerini düşürür”

Bitkilerin yenilmesi ya da kaynatıldıktan sonra içilmesi kan şekerini kesinlikle düşürmez.

“Kan şekeri düşünce çikolata yenebilir”

 

Kan şekeri düşünce acil önlem olarak 2 -3 adet kesme şeker ya da glikoz tablet almak gerekir. 1 bardak şekerli meyve suyu da içilebilir. Ancak çikolata, şeker dışında yağ içeren bir besindir. Bir besinin içeriğindeki yağ, o yiyeceğin içindeki şekerin emilmesini ve kan şekerini yükseltme hızını baskılar.

               

“Şeker hastalığıma rağmen kendimi iyi hissediyorum, artık şeker ilaçlarımı almayabilirim’’

 

Diyabet, tedavi edilmediğinde hızla ilerleyen, başta kalp ve damar sistemi, göz, böbrekler, sinir uçları olmak üzere tüm organlara hasar veren bir hastalıktır. Tedavi almak için kişi kendisini kötü hissetmesini beklememelidir. Diyabet tedavisinde önemli olan, normal şeker düzeylerini korumak ve oluşacak yeni sorunları önlemektir.

 

“İnsülin bağımlılık yapar”

 

İnsülin bağımlılık yapmaz; aynı zamanda sanıldığı gibi ilaç değil, hormondur. Çoğunlukla insülin üretilemediği için diyabet ortaya çıkar. Bu nedenle kullanılması bağımlılık yapmaz. Aslında toplumda ‘İnsüline başlandığında bırakılamaz’ gibi bir düşünce var. Bu düşünce yanlıştır. Bazen enfeksiyonlarda, gebeliklerde veya operasyonlarda ihtiyaç olmasa bile o an için insülin kullanıldığı durumlar vardır. Bu durum, ortadan kalkınca yeniden haplara dönülebilir. Ancak haplar artık yetersiz hale geldiyse, zaten orada insülin kullanım zorunluluğu vardır.

 

“İnsülin şişmanlatır”
       Eğer hasta diyetine dikkat etmiyorsa ya da ‘İnsülini biraz daha fazla yapayım, şu yiyeceklerden biraz daha fazla tüketeyim’ gibi düşüncelerle insülini kötüye kullanıyorsa bu durum kilo aldırabilir. Eğer hasta verilen diyete ve egzersize çok dikkat ediyorsa kilo almaması gerekir.

 

“Tarçın ve limon diyabete iyi gelir”

 

Halk arasında tarçının diyabete iyi geldiği yönünde çeşitli söylentiler mevcuttur; ancak bugüne kadar tarçının tıbben böyle bir etkisi olduğu ispatlanmamıştır. Limonun da şekeri düşürdüğü’ söylenmektedir. Ancak bu konuda da yapılmış bilimsel hiçbir çalışma yoktur. Yanlış bir düşüncedir. Ekşi de olsa limon meyve suyu gibi düşünülmelidir.

 

“Diyabet yaşlandırır”

 

Bu düşünce kesinlikle yanlıştır. Tip 1 diyabetli çocuklar erken yaşta şeker hastası olduklarından iyi bir diyabet ayarı yapılmadığı takdirde gelişme geriliği görülebilir. Ayrıca iyi bir diyabet tedavisi olmadan Tip 2 diyabetlinin yaşam kalitesi azalabilir. Bunun dışında fiziki bir farklılık olmamaktadır.

      

Diyabetliler çocuk sahibi olamaz”

 

Kan şekeri ideal seviyelerde tutuluyorsa ve doğru tedavi yöntemleri uygulandıysa kişinin dünyaya sağlıklı bir çocuk getirmesi mümkündür. Hamilelikte diyabet geliştiği takdirde şeker düzeyi takip edilmeli, gerekiyorsa insüline başlanmalıdır. Çünkü gebelerde şeker hapı kullanılmamaktadır

 

Şeker hastaları spor yapamaz”

 

Düzenli egzersiz, diyabet bakımının en önemli unsurlarındandır. Tek yapılması gereken spordan önce ve sonra, şeker ölçümü yaparak gerekirse bir ara öğün yenmesidir. Genel bilinen bir yanlış da sabah aç karnına spor yapmaktır. Açken spor yapmak hipoglisemi riskini doğuracağından genellikle tavsiye edilmez.

      

Meyve suyu içmek zararsızdır”

 

       Şeker hastalarına meyvenin kendisini yemesi önerilir. Bir bardak meyve suyunu elde etmek için 2-3 adet meyve sıkmak gerekir. Normalde verilen meyve miktarı ise porsiyonda bir tanedir. Yani bu durumda hasta normalden fazla meyve yemiş olur. Bir başka sakıncası ise sıvı gıdaların çok hızlı emilmesidir. Bu emilim de kan şekerini hızla yükseltir.

    

Diyabet cinsel hayatı bitirir”

 

       Diyabet cinsel hayatı sonlandırmaz ama olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle Hba1c adı verilen testin sonuçlarının iyi çıkması çok önemlidir. Bu değerin mutlaka 7’den küçük olması gerekir. Son dönemlerde birtakım ilaçların, vücut dokusunu yenilediği en azından zedelenmeyi yavaşlattığı söylenmektedir. Bu tedavide B vitamininin olumlu etkisinden de faydalanılmaktadır.

 

“Ekşi meyvelerde daha az şeker vardır”

 

Ekşi veya tatlı meyvenin içerdiği karbonhidrat (meyve şekeri) miktarı farklı değildir. Ancak meyveler olgunlaştıkça içindeki şeker miktarı artar. Bu nedenle meyvelerin yumuşak ve sulu olduğu dönemlerde değil de, daha sert oldukları zaman yenmesi daha iyidir.

 

               

“İnsülin tedavisi böbreklerime zarar verebilir veya körlüğe yol açabilir’’

 

İnsülin, vücudumuzda zaten bulunan ve eksik olduğu için şeker hastalığı oluşan hormondur, vücuda zararı yoktur. Vücuda zararlı olan ve körlük, böbrek yetmezliği gibi sorunlara neden olan ise uzun süre yüksek seyreden şeker düzeyleridir. Hastaların çoğu iğne korkusu nedeniyle insülin tedavilerine başlamaktan kaçındıkları ya da diyet düzenine uymadıkları ve  ilaçlarını düzenli almadıkları için uzun süre yüksek seyreden şeker düzeyleri sonunda organ hasarlarına neden olmaktadır.

               

“Diyabet hastalığı bulaşıcı olabilir’’

 

Diyabet de hipertansiyon ve hiperlipidemi (kolesterol yüksekliği) gibi kronik bir hastalıktır, mikrobik ve bulaşıcı bir hastalık değildir. Kalıtsal olabileceği için aynı ailede birkaç kişide görülebilir ancak bulaşıcı özelliği yoktur.

                 

‘’Diyabet hastasının göz şikayeti yoksa göz doktoruna gitmesinin de anlamı yoktur”

 

Diyabet uzun vadede de olsa göz ve böbrek sağlığını olumsuz etkileyebilir. Tip 1 diyabet hastalarında tanıdan 5 yıl sonra, tip 2 diyabet hastalarında ise tanı konulduğu anda göz ve böbrek kontrollerinin yapılması önemlidir.

               

‘’İnsülin kullanımı bağımlılık yapar, başlandığında tekrar tabletlere dönmek mümkün olmaz’’

 

Diyabet tedavileri ‘’bağımlılık’’ yapmaz.  ‘’Bağımlılık’’ kelimesi eskiden Tip 1 ve Tip 2 diyabet hastalıklarının yerine,  ‘’insüline bağımlı’’ ve ‘’insüline bağımlı olmayan’’ diyabet terimleri kullanılması nedeniyle ortaya çıkan karışıklık ile yerleşmiştir. İnsülin tedavisi geri dönüşü olmayan bir tedavi değildir. Örneğin gebelikte insülin kullanan bir şeker hastası  doğumdan sonra tabletlerine başlayabilir ya da operasyon planlandığı için insüline geçilen hasta ameliyattan sonra yemek yemeye başladığında tabletlerine dönebilir. İnsülin ihtiyacı azalan diyabet hastaları da durumlarına göre endokrinolojik değerlendirme sonucu  insülinden tablete dönebilirler.

 

“Diyabet sadece yetişkinlerde görülür”

 

Son dönemlerde çocuk ve genç yaştaki bireylerde Tip 2 adı verilen diyabet türü hızla artış göstermektedir. Bu artışın, beslenme biçimindeki değişime ve hareketsizliğe bağlı olduğuna inanılmaktadır. Dünya çapında yüksek yağ içeren yiyecek tüketiminin artışı, lifli gıdaların alınmaması ve ailelerin evde yemek yapmak yerine dışarıdaki hazır yiyeceklere yönelmeleri bunda etkili olmuştur. Çocuklar oyun oynamakla geçireceği zamanları bilgisayar başında oturarak geçirmektedirler. Bu durum da diyabeti çığ gibi büyütmektedir.

               

 ‘’Ailemde şeker hastalığı varsa, ben de şeker hastası olurum, önlemek mümkün değildir’’

 

Tip 1 diyabette ailevi geçiş Tip 2 diyabet kadar yüksek değildir. Tip 2 diyabette de gerekli önlemleri alarak, diyabet gelişmeden önce bu hastalığı ortaya çıkaracak risk faktörlerini ortadan kaldırarak, gerekirse de vücudu insüline hassaslaştırıcı tedaviler ile diyabeti önlemek ya da geciktirmek mümkündür.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.