NİTELİKSİZ ÇED HEM EKONOMİYİ HEM EKOLOJİYİ VURUYOR

Haberi Sesli dinle
Getting your Trinity Audio player ready...

Sualtı Araştırmaları Derneği Başkanı Nesimi Ozan Veryeri, nesli azalan canlı türlerinin yaşaması hem de önemli doğa alanlarının korunması için Marmara, Ege ve Akdeniz’in izlenmesiyle ilgili yoğun bir çalışma başlattıklarını belirtirken, karşılarına çıkan en önemli sorunun kalitesiz Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporları ve yanıltıcı, eksik bilgilerle yazılmış mahkeme bilirkişi raporları olduğunu söyledi.

 

SAD, ‘Türkiye Kıyılarında Önemli Doğa Alanlarının Korunması ve Savunulması’ hareketi olarak bilinen ve kısa adı ‘ÖDA SAVUN’ olan projesini Ankara’da düzenlediği basın toplantısı ile duyurdu. Toplantıda konuşan Başkan Veryeri, projenin resmi olarak henüz başlamasına rağmen hazırlık aşamasında dahi çevreye zarar verebilecek çok sayıda girişimin önüne geçtiklerini vurguladı.

 

Başkan Veryeri, ÖDA SAVUN kısa adıyla başlayan projede, öncelikle kıyılarda yer alan tüm Önemli Doğa Alanları (ÖDA) tespit ettiklerine değinerek, çalışmalar kapsamında 25 kadar ekolojik önemi haiz kıyı ÖDA’larından en öncelikli 10 bölgenin seçildiğini söyledi. Kapıdağ-Karabiga, Foça-Karaburun, Alaçatı, Ören-Gökova, Bozburun, Dalaman-Fethiye, Kaş, Gelidonya-Gazipaşa, Anamur, Aydıncık gibi alanların Türkiye’nin doğal bakir kıyıları olduğunun altını çizen Veryeri, öncelikli hedeflerinin bu alanlarda kıyı tahribatlarını engellemek olduğunu söyledi.

 

SAD’ın 30 yıllık geçmişiyle her zaman ilgili ve sorumlu resmi kurumlarla işbirliği içinde olan, görüşüne başvurulan ciddi bir STK olduğunu belirten Veryeri, “Bilimsel verilere ve araştırmalara dayanan gerçekçi rapor ve makalelerle hem kamuoyu hem de üniversite ve resmi kurumları bilgilendirip, ülkemizin yararına kararlar alınmasında öncü olmaya devam edeceğiz” dedi.

SAD, kıyılarımızda ve denizlerimizde enerji, balıkçılık ve turizm gibi önemli sektörlere karşı duran bir STK olmadığı gibi doğal yapıya uyumlu, makul projelerle ilgili resmi kurumlara olumlu görüş yazıları bildiriyor. Ancak ilke olarak ÖDA tespit edilen alanların bozulmasına neden olacak projelere net bir tavırla yaklaşmakta, koruma karar ve prensiplerine sadık tutum benimsemektedir. Zira uluslararası sözleşmelerle koruduğumuz çok önemli bir kıyı alanında oluşacak habitat tahribatının geri dönüşü olmayan zararlar vereceği aşikardır.

 

“Yeşilovacık, uluslararası bilimsel platformda tartışma konusu oldu”

 

Özellikle Akdeniz foklarının yaşam alanlarının korunması adına kısa zamanda önemli mesafeler kat ettiklerini açıklayan Veryeri, şöyle devam etti:

 

“Mersin Yeşilovacık’ta deniz ve kıyıda doğal yaşamı, yerel balıkçılığı, turizmi, tarımı son derece olumsuz etkileyecek bir liman yapılması söz konusuydu. Yanlış yerde yapıldığına inandığımız limanla ilgili alternatif alan önerilerimize rağmen plan değişmedi ve sonuçta konu mahkemeye taşındı. Bu yatırımın ‘yer tayininde’ ülkemiz adına üzülerek belirtmek gerekirse öyle büyük yanlışlar var ki konu uluslararası bilimsel platformda da tartışma konusu haline geldi. Mahkemeye konu mücadelede derneğimiz, özellikle kimi kişilerin uzmanlık konusuna girmeyen konularda düzenlenen bilirkişi raporlarının ne tür yanlışlara mahal verdiği üzerinde duruyor ve bilirkişilik tespitiyle ilgili kriterlerin yeniden düzenlenmesi hususlarını vurguluyor. Yeşilovacık çalışmamız bilirkişilik tayini ile ilgili mevzuat

 

değişikliği önerisine gebedir. Aynı şekilde Aydıncık’ta da yine bakir, doğal ve arkeolojik özellikleri üstün kıyılar belediyenin hukuka aykırı yol yapma girişimiyle ciddi bir tehlike altındaydı. Bu konuda da kısa zamanda gerekli adımları attık ve sunduğumuz raporlar dikkate alınarak resmi kurumlar yanlış uygulamayı durdurdu, konu mahkemeye intikal ederek hukuki sürece taşındı.”

 

“Çanakkale, Aydın ve İzmir’de çok çetin mücadeleler verdik”

 

Marmara kıyılarında Akdeniz Foku’nun yaşadığını ve barındığını titiz çalışmalar sonucunda fotoğraflarla, videolarla ispat ettiklerini anlatan Veryeri, şunları söyledi:

 

“Özellikle Karabiga’da hem yerel STK’lar ile hem de kıyı şeridindeki gönüllülerimizle çok yoğun temaslarımız ve onlarla ortak bir mücadelemiz var. Çanakkale’nin 90 km kuzeyinde Karabiga-Aksaz arasındaki 15 km’lik bakir kayalık kıyılarda termik santrallerin yapılması söz konusu. Bu kıyılar Akdeniz Fokları ve birçok nadir canlı türünün Marmara’da son yaşam alanları. Marmara kıyıları içinde bahsettiğimiz kayalık ve bakir kıyılar yüzde 15 gibi seviyelere indi. Bu kıyılarda tasarlanan termik santral projelerini yerel halk ve sivil toplum örgütleri mahkemeye taşıdı. Bu çalışmada derneğimizin akademik tabanlı bilimsel verileri değerlendirildi. Bu mücadele sürecinde alan bakirliğini korudu, halen de koruyor. SAD olarak bu tür konularda ilgili bakanlıkları alternatif yatırım alanlarını göz önünde bulundurmaya kuvvetle davet ettik, etmeye de devam edeceğiz. İzmir Karaburun ve Aydın Kuşadası’nda maalesef kimi yazlıkçıların ve kimi otel sahiplerinin kıyı kenar ve doğal sit alanlarına müdahalelerini tespit ettik. Özellikle kıyı kenar çizgisinin tamamen rant uğruna değiştirilmeye çalışıldığı alanlar vardı. Bunları da yine SAD olarak ilgili valiliklere ve il müdürlüklerine bildirdik. İhbar edilen yasadışı çalışmaların tümü durduruldu ve yıkım kararları SIT kurulları tarafından alındı. Derneğimizin kısa sürede elde ettiği ilerlemeleri bu şekilde özetleyebiliriz.”

 

“Bilim ve ahlak dışı ÇED raporları en önemli sorun”

 

Türkiye’de ÇED raporlarının bilimsellikten uzak bir yapıya büründüğünün altını çizen Veryeri, şunları söyledi:

 

“Kalitesiz Çevre ve Sosyal Etki Değerlendirme çalışmalarını ülkemizin ekonomik ve ekolojik geleceği açısından son derece tehlikeli buluyoruz. Yanlış ÇED doğaya, yerel halka ve yatırımcı adayına zarar veriyor. Yatırımcı huzursuz ve çatışmalı bir alan içinde enerji, para, zaman ve hatta itibar kaybediyor. ÇED çalışmasının amacı; yatırımın doğru ölçekte ve teknolojide en az etkiyle nasıl yapılacağını belirlemek ve tüm alternatifleri irdelemek. ÇED; bir bölgede yatırımın yapılması için ‘suyun yolunu yapmak’ değildir. Uzmanlık gerektiren konuda makalesi dahi olmayan insanlar ÇED raporlarına imza atıyor. Ülkemizde ÇED maalesef istismar konusu oldu. ÇED uygulama, izleme standartları ve özellikle mahkemelerde bilirkişi belirleme kriterlerinin geliştirilmesi çok önemli. SAD olarak yatırımlara karşı duran ve salt ‘hayır’ diyen bir politikamız yok. Sadece yanlışların önüne geçmek gibi bir amacımız var. Bunu da bilimsel raporlar ve ilgili Bakanlıkların mevzuatlarına göre yapıyoruz.”

 

Veryeri ayrıca, ÖDA SAVUN projesinin iki yıllık bir zaman dilimini kapsadığını belirterek, bu süre zarfında önemli kıyı alanlarının izlenmesi sürecinde resmi kurumlar ve yerel sivil toplum örgütleriyle kuvvetli temaslarda bulunacaklarını bildirdi.

ibrahim sevinçler

ibrahim sevinçler

5 Ekim 1951 Yılında Koçana doğumlu olan ve ne yazık ki 2 Nisan 2021 yılında hayat dersini bitirmiştir. Ses, Resim Sanatçısı, Gazeteci ve 1. Derece Devlet Memuru Emeklisi.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.