Haberi Sesli dinle
Getting your Trinity Audio player ready... |
Bu yazının asıl başlığı TAŞLAR YAĞASICA idi.
Bilinen bedduayı anımsatmaması için değiştirdik.
İsteyen, istediği gibi okuyabilir.
Önceki yazımızda,
Yalova’mızın özelliklerini kendimizce betimleyip,
“Bir güzel yurt köşemizdir, O, bizim Yalova’mızdır.”
demiştik.
Gerçekten de, ÖYLE DEĞİL Mİ?.
Güzel Yalova’mızı korumak ve geliştirmek öncelikle
Yalovalılara, YANİ BİZLERE düşer.
Yerel ve atanmış yöneticilerimize,
esnaf, zanaatçı, ziraatçı, atölye ve
fabrika sahibi iş adamlarımıza,
öğrenci ve öğretmenlerimize, Üniversitemize,
emeklilerimize, bürokratlarımıza, Medyamıza,
büyük laflar söylemeye çalışan siyasetçilerimize,
özellikle iş başındaki partiye oy veren saygıdeğer seçmenlere,
muhalefete oy veren seçmenin zaten asli görevi budur,
siyasayı el altından besleyen iş takipçilerimize, yüklenicilere,
turizm yatırımcılarımıza, taşıyıcılarımıza, müşavirlerimize, v.s.
keza tüm bu saydıklarımızı temsil ettiklerini sanan,
ODA, DERNEK, BİRLİK v.b. sorma geç parası alan,
üyelerinin hatırını seçilme zamanında soran,
attıkları nutuklarla mangallarda kül bırakmayan,
Yalova ormanları taş yağmuru altın kaldığında
ortalıktan kaybolan,
sınırlı sayıdaki duyarlılar hariç, BİZLER
gelecek nesillerimizin emaneti olan
“BU GÜZEL YURT KÖŞEMİZİ”
ne bahasına olursa olsun, korumak zorunda değil miyiz?.
Bence, korumak zorundayız. Hiç tereddüt etmeden.
Kim Yalova’mıza, çevremize, ormanlarımıza, insanımıza,
zarar veriyorsa, en etkili şekilde tavır koymalıyız.
Yalova’mızı korumak, Vatanımızı korumakla eşdeğerdir.
BİLGİ GÜÇ DEMEKTİR