YIKIMA UĞRAYAN EKOSİSTEM

Haberi Sesli dinle
Getting your Trinity Audio player ready...

 

 

Yalova Platformu yazılı bir açıklama ile basına ve kamuoyuna seslenerek “Yaşanan katliam yalnızca kesilen 158 ağaçtan ibaret değildir. Yıkıma uğrayan bir eko sistem söz konusudur.” Denmektedir. Yalova Platformu açıklamasında;

 

BASINA VE KAMUOYUNA

Kısa bir süre önce yaşadığımız ağaç katliamından sonra başlayan tartışma sürecinde ileri sürülen argümanlar ile konunun çarpıtılması ve dolayısıyla önemsizleştirilmesi boyutlarına vardırıldığını gözlemlemekteyiz.

Yalova Platformu olarak baştan beri savunduğumuz şey, Yalova’ nın eko sisteminin korunmasıdır. Ağaç katliamının yaşandığı bölge sadece ağaçlardan oluşan bir bölge değildir. Çevresindeki bitki dokusuyla birlikte toprağı, havası, böcekleri, kuşları ve diğer canlılarıyla birlikte korunması gereken bir eko sistemdir. Bu nedenle sorunu “ Ağaçlar taşınabilir miydi “ gibi yanlış bir soruyla perdelemeyi doğru bulmuyoruz ve çok açık bir şekilde şunu söylüyoruz. O ağaçlar o bölgenin eko sisteminin ana taşıyıcı unsurları oldukları için, teknik açıdan mümkün olsa bile o ağaçlar kesinlikle taşınmamalı, kesilmemeli bulundukları yerde korunmalı idi. Dolayısıyla bu katliam operasyonuyla yok edilen sadece 158 ağaç değil, yerine konulması hiçbir şekilde mümkün olamayacak olan bütünsel bir yaşam alanıdır. Katledilen, yıllardır doğaya saygının seçkin bir örneği olarak gösterdiğimiz Yürüyen Köşk efsanesidir; bu köşkle kimliği bütünleşmiş bir kentin kimliğidir.

Olayı sadece kesilen ağaç olarak gören niceliksel zihniyet bundan ötürüdür ki, kesilen ağaçların yerine onlarca, yüzlerce, binlerce ağaç dikmekten söz edebiliyor, yaşanan cinayeti kasaba siyasetine tahvil edebilmek çabasıyla gayet samimiyetsiz bir şekilde birbirleriyle lafla ağaç dikme yarışmaları düzenleyebiliyorlar. Bu kişilere şunu sormak istiyoruz. Sizin yeni ağaçlar dikmeniz için başka ağaçların ölmesi mi, yani iyi ve güzel şeylerin yaşanması için illaki bir musibet mi yaşanması gerekiyordu ?

Yalova Platformu olarak, bu katliamı mâkul gösterebilmek çabasıyla “Kamu menfaati” uydurmacasıyla ileri sürülen diğer gerekçelerin de gerçek ve samimi olmadığını da belirtmek istiyoruz.

Bıktırırcasına tekrar edilen bu gerekçelerden başta geleni, Dörtyol bölgesinde yaşanan trafik yoğunluğu nedeniyle ambulansların hastaneye yetişemediği ve bu nedenle can kayıplarının yaşandığı iddiasıdır. Hemen belirtelim ki, bu iddiayı destekleyecek, yani Dört yoldaki trafik sıkışıklığından kaynaklanan can kaybı yaşandığına ilişkin tek bir somut veri yoktur. Çok ilginç bir rastlantıdır ki, bu yılın başında Yalova İl Sağlık Müdürlüğü tarafından yapılan bir açıklamada Yalova’ daki 112 Acil Kurtarma Ekibinin vakalara 7,8 dakikada müdahale etmesi nedeniyle zaman itibariyle Türkiye’ nin en iyi ekibi olduğu belirtilmiştir.

Bu konuda gözden ırak tutulmaya çalışılan bir nokta daha vardır. Dört yol ile hastane arasındaki yaklaşık bir kilometrelik yolda geliş ve gidiş yönünde emniyet şeritleri vardır. Bu emniyet şeritleri neredeyse günün her saatinde özel araçlar tarafından işgal edilmektedir. Bu bir kilometrelik yolda trafik düzenini sağlamayı ve güvenlik şeritlerini her an ambulansların kullanabileceği şekilde boş tutmayı beceremeyenlerin faturayı yol kenarındaki masum ağaçlara kesmesi trajikomik bir tablo oluşturmaktadır.

Unutmayalım ki, trafik sıkışıklığı sorunu yalnızca Dörtyol bölgesinde değil şehrin içindeki ana caddelerde de yaşanmaktadır. Üstelik ambulanslar en çok şehir içindeki sorumsuz yol işgalleri nedeniyle zaman kaybetmektedir.

Yalova Platformu olarak bölgedeki trafik yoğunluğunu azaltılmasına ilişkin olarak önerdiğimiz batçık projesine karşı ileri sürülen bahanelerden birisi de batçıklardan petrol tankerlerinin geçişinin yasak olduğu idi. Bu da temelsiz bir bahaneden başka bir şey değildir. Çünkü petrol tankerleri yalnızca Yalova’ dan geçmemektedir. Yanı başımızda Kocaeli’ de – ki bu ilimizde bir petrol rafinerisi olması nedeniyle tanker trafiği Yalova ile kıyaslanmayacak kadar yoğundur – pek çok batçık vardır. Aynı şekilde Sakarya, Bursa, Eskişehir gibi pek çok ilimizde batçıklar mevcuttur.

Kaldı ki, 2015 yılında faaliyete geçeceği söylenen körfez köprüsü ve otobanın Yalova’dan geçen şehirlerarası trafiği yaklaşık % 70 oranında azaltacağı ifade edilmektedir. Bu durum, köprülü kavşak konusundaki ısrarların gereksiz olduğunu ortaya koymaktadır.

Bir kez daha şunu vurguluyoruz. Yaşanan katliam yalnızca kesilen 158 ağaçtan ibaret değildir. Yıkıma uğrayan bir eko sistem söz konusudur. Kent estetiğidir yıkılan. Çirkin yapılaşmadır hedeflenen. Ciğerlere çekilecek olan temiz havanın eksoz gazlarıyla yer değiştirmesidir. Kanser hastalığına davetiyedir. Bir kentin ölümüdür söz konusu olan.

Bu nedenle bizler Yalova Platformu olarak ağaçların katledilmesini bir son olarak görmüyoruz. Yalova’mızı yaşanabilir bir kent olmaktan çıkarmaya çalışan zihniyete karşı meşru zeminde kararlılıkla sürdüreceğimiz mücadelemizin bir aşaması olarak görüyoruz ve tüm Yalovalıları, kentimize sahip çıkmaya çağırıyoruz.

YALOVA PLATFORMU

ibrahim sevinçler

ibrahim sevinçler

5 Ekim 1951 Yılında Koçana doğumlu olan ve ne yazık ki 2 Nisan 2021 yılında hayat dersini bitirmiştir. Ses, Resim Sanatçısı, Gazeteci ve 1. Derece Devlet Memuru Emeklisi.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.