Haberi Sesli dinle
Getting your Trinity Audio player ready... |
Yalova Platformu 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle yazılı basın açıklaması yaparak kamuoyuna seslendi. Yalova Platformunun açıklaması aynen aşağıya aktarılmıştır.
Küresel bir görünüme bürünmüş olan doğa tahribatı, yalnızca ormanları, nehirleri, denizleri, hayvanları değil, insan soyunu da tehdit eder bir boyuta varmıştır. Bünyesinde yaşattığı her türlü canlının bütün gereksinimlerini karşılayan doğa, ne yazık ki, insan türünün hırslarını doyuramıyor. Bu doyumsuzluk nedeniyle bilinç felcine uğrayan insan, tüm doğayı yutacak olan bir “ Karadelik “ yarattığının farkında değil.
5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde, söz konusu kıyım ve yıkımın yakın çevremizdeki son bir yıllık bilançosuna baktığımızda maalesef içimizi ezen bir tablo ile karşı karşıya olduğumuzu görüyoruz.
Dörtyoldaki ağaç kıyımı sadece bir ağaç kıyımından ibaret değildir. Aynı zamanda hem işlevsel hem de estetik olarak modern kentleşme ilkelerine karşı barbarca bir saldırıdır. Üstgeçit dışında başkaca seçeneklerin de tartışılması gerekliliğine dikkat çeken uyarılara ve önerilere inatla kulak tıkayan, hatta bu projede yüksek kamu menfaati olduğu iddialarını cansiperane savunan bazı kişi ve çevreler, bugün yapım aşamasında olan üst geçidin özellikle şehir içi trafik sorununu çözemeyeceğini, batçık ve alternatif geçiş yolları gibi seçeneklerin de düşünülmesi gerektiğini utangaç bir ses tonuyla mırıldanmaya başladılar.
Birçok kez dikkat çekmeye çalıştığımız gibi, taşocağı demek yalnızca ormanlık alanların yıkımı, orman ağaçlarının kıyımı demek değildir. Taşocağı demek, aynı zamanda yer altı su kaynaklarımızın yok edilmesi demektir. Patlamaların neden olduğu yüzey tahribatı nedeniyle orman alanlarına düşen yağışın tamamına yakın bir bölümünün toprak tarafından emilip yer altı su rezervlerine ulaşamadan akıp gitmesi demektir. Çevreye yayılan yoğun toz bulutu nedeniyle yalnızca orman ağaçlarının değil, aynı zamandan meyve ağaçlarının da kuruyup yok olması, yani tarımsal üretimin yıkımı demektir. Bu nedenle, taşocaklarının kapasitelerinin arttırılması girişimi, çevresel yıkımın kapasitesinin arttırılması demektir. Yalova Platformu bu yıkıma dur demek amacıyla Bursa İdare Mahkemesi’nde iptal davaları açmıştır.
En nitelikli tarım topraklarımız şuursuz bir yağma ile imara açılarak yok edilmekte ve geçmişte önemli bir tarım kenti olan Yalova, bu özelliğini hızla kaybetmektedir. TİGEM arazilerinin önemli bir bölümü Yalova Üniversitesi tarafından hukuka aykırı bir şekilde yağmalanmış, çok önemli miktarda tarım toprağı yok edilmiştir. Araştırma Enstitüsü arazileri de kamu kurumlarının hizmet binası gereksinimi bahanesiyle imara açılıp yağmalanmaya çalışılmaktadır. Benzer şekilde TİGEM’ den koparılan Arberetum arazisi de daha sonra satılarak özel mülke dönüştürülmüş ve çok katlı yapılaşma için imar planları değiştirilmeye çalışılmıştır. Yalova Platformu bu konularda da hukuksal süreçleri başlatmıştır. Doğumuzdan yükselen tehlike ise, başta sağlık koruma bandı olmak üzere hukuksal mevzuatın zorunlu kıldığı güvenlik önlemlerinin hiç birisinin alınmadığı, kömür yakıtlı termik santral, DOWAKSA karbon elyaf kapasite artırımı ve Kimya Sanayi Islah OSB girişimleridir. Yalova Platformu üç cephede başlatılan bu saldırıları durdurmak için yine hukuksal süreçleri harekete geçirmiş ve bunun sonucunda açılan davalardan birinde, Bursa 3. İdare Mahkemesi, DOWAKSA’nın kapasite artırımına ÇED olumlu raporu veren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın işlemi hakkında yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.
Şehir içindeki yeşil alanlar Yalova açısından yalnızca park anlamına gelmemektedir. 17 Ağustos’ta yaşadığımız gibi, ayak seslerini sürekli işittiren olası bir depremde bu alanlar toplanma, barınma, korunma alanlarımızdır. Bütün uyarılarımıza karşın bu yeşil alanlar hızla yok edilmektedir. Bu alanlardan bir tanesi de mülkiyeti YTSO’na devredilen, Termal Yolu üzerindeki Halk Eğitim Merkezi’nin bulunduğu ağaçlık alandır. Yalova Belediyesi’ne ait bu alanın mülkiyetinin adı geçen meslek kuruluşuna devrinde hiçbir kamusal yarar bulunmadığı halde, salt mali çıkar hesaplarıyla bu alanın fiilen yeşil alan olmaktan çıkartılacak olması, yerel seçimler öncesinde kent içinde yeşil alanların arttırılacağı sözünü veren yerel yönetimin utanç hanesine yazılacak tasarruflarından bir tanesidir.
Hersek gölü çevresinde bilinçsizce yapılan ağaçlandırma çalışması sonucunda, bölgeye ekilen okaliptus ağaçları, yılda ortalama 250 ton su tüketme kapasitesi nedeniyle bölgedeki yüzey ve dip sularını bitirerek ileride ciddi bir kuraklığa neden olacağı gibi, çevresinde kendisinden başka hiçbir bitkinin üremesine izin vermeyen bu ağaçların yaprak ve kök sistemlerinin salgıladığı kimyasallar nedeniyle, başta yalnızca Hersek ve İznik göllerinde yetişen ve kuşların en önemli besin maddesi olan Rumex Bthnicus bitkisi olmak üzere diğer bütün bitkilerin de üremesini sona erdirecek ve bölgenin ekosistemini geri dönüşü olmayan bir şekilde bozacaktır.
Yine bölgemizde faaliyette bulunan AKSA Akrilik Enerji tesisinden Gemlik – Ford işletmesine bağlanacak olan enerji iletim hattı nedeniyle Yalova Gemlik arasındaki ormanlık bölgede yüz bin civarında orman ağacı katledilecektir. Yaşam alanlarımıza yönelik bu arsız saldırıların güncel ve rastlantısal olmadığının, aksine sırtını dayadığı mali ve politik güç odaklarından aldığı destekle giderek daha planlı ve daha örgütlü hale dönüştüğünün bilincindeyiz. Ancak, bu durumdan en küçük bir endişe duymuyoruz. Çünkü bu durumun, doğanın diyalektiğinin bir sonucu olarak bizi de daha planlı ve daha örgütlü bir güce dönüştürdüğünün, mücadele kararlılığımızı pekiştirdiğinin farkındayız. Yalova Platformu olarak çağımıza karşı sorumluluğumuzun bilincinde, aklın ve bilimin ışığında doğayı ve yaşamı savunma savaşımıza bu güne kadar olduğu gibi bundan sonra da kararlılıkla ve inançla devam edeceğiz.
YALOVA PLATFORMU
