ÇANLAR, DEVLET KURUMLARI İÇİN ÇALIYOR

Haberi Sesli dinle
Getting your Trinity Audio player ready...

Türkiye Cumhuriyeti,devlet teşkilatlanması bakımından dünyanın en eski vebu konuda  en iyi ülkelerindendir.İlk Türk devletlerinden başlayıp Osmanlıya kadar ki geçen süreçte,belki de dünya da üniversitelere konu olacak bir teşkilat yapısına sahip olmuştur.Tüm bu sağlam temeller üzerine de Türkiye Cumhuriyeti kurularak,yerleşmiştir.Ancak, Osmanlı döneminde  bazı teşkilat ünitelerine,padişahlar bile müdehale edemezdi.O kadar sağlam ve özerk bir yapıya sahip olmakla birlikte, güvenilirliğini asla yitirmemiştir.

 

Cumhuriyetin ilk yıllarında bu teşkilat yapıları sağlamlığını korurken,yapılan darbelerle birlikte temelinde hasar görüp artık kişiye göre şekil almaya başlamıştır.Özellikle 12 Eylül darbesinden sonra,başta hukuk sistemi olmak üzere birçok kurum,anayasal tabanda değişime uğramış ve akabinde de mağduruyetleri doğurmuştur.Darbe etkisi kendisini yakın tarihimizde fazlasıyla göstermiş,demokratik yapıyı da derinden etkilemiştir.1980 sonrası gelen hükümetler,darbe anayasasını değiştirmeye çaba göstermiş ancak uzun soluklu olamamışlardır.İktidar ve koalisyon hükümetleri  devlet yapısında ki modernleşmeyi ve doğan ihtiyaçları karşılayamamıştır..Peki bu süreçteki yöneticilerin yapamadığını 12 yıllık iktidarında ak parti yapabildi mi?

 

İktidarının ilk yıllarında hızlı bir giriş yapan ve basamakları 3er-5er çıkmaya çalışan ak parti hükümeti bu furyayla epey bir yol almıştır.Ancak son dönem iktidarında ülke namına pekte iç açıcı olmayan kriterlere imza atmıştır.Devlet teşkilat yapısı artık yürümez olmuş,kişiye özel yasalar çıkartılmış ve mağduriyetler artarak çoğalmıştır.Eğitim sistemi,sağlık sistemi,hukuk ve adalet sistemi,dış politika ve diğerler üniter devlet yapıları yara almaya başlayıp,güven sorununa girmiştirler. Son günlerde yaşananlarda bunun kanıtı niteliğindedir.

 

İlk olarak,kamu güvenliğinden başlamak istiyorum; en güncel örneği Çağlayan adliyesinin basılıp terör örgütü tarafından savcımızın Şehid edilmesi. Çok ciddi bir güvenlik zafiyeti açığa çıkmıştır.Devletin yargı ve hukukunun temeli olan adliyelerde böyle bir güvenlik açığının ortaya çıkması iç acıtıcıdır. Koruma zafiyetinin,özel güvenliğe yıkılması yanlıştır,çünkü bunların denetimi tamamen İç işlerine bağlıdır. Ayrıca not olarak şunu söyleyelim ki,2013 yılında özel güvenlik yasasını devlet kurumlarına sokan Dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’dır.Yani özel güvenlik sistemine kızmanın bir manası yok.Adliye de ki baskının benzerleri ve şiddet göstergeleri,hastanelerde de olmakla birlikte, sağlık çalışanlarının şiddete maruz kalması da bir güvenlik zafiyetidir.

 

Eğitim sistemi ise başlı başına felaket; her yıl değişen sınav sistemi,yanlış sorular, çalınan sorular,kopyalar ve bunların neden olduğu mağduriyetler, kimsenin Milli Eğitim Bakanlığına güveninin kaldığını zannetmiyorum. Yeni yapılacak sınavlar öncesi  referans gösterecek gücü kalmamıştır milli eğitimin.

 

Enerji sistemleri çöktü,tüm ülkede aynı anda elektrik kesilmesi,sallantıda olan enerji bakanlığında zorda bırakmıştır.Soma ile başlayan, Ermenekte devam eden can yakışlar, elektrik hatlarının da kesilmesi ve hala tatmin edici bir açıklama yapılmaması nedeniyle bakan ve ekibini,bir buhranın içine sürüklemiştir.

 

Dış politika,anlamsız bir şekilde devam ediyor,kim ile nasıl bağlantılar kurduğumuzu Devlet erkanı bile çözmüş değildir.Dost kim düşman kim belli değil.Doğu ya mı batıya mı yöneldik o da meçhul.Avrupa Birliği ile ilişkiler kopma noktasında,müzakerelerin esamesi bile okunmuyor.

 

Sosyal hayatımız artık keşmekeşler ile dolu.Herkes bir hesap bir kurtuluş peşinde,kimsenin geleceğe dair bir beklentisi yok,herkes günü kurtarmanın peşinde,yıkılan aileler,töre cinayetleri,kadına karşı şiddetin önlenememesi,özgürlüklerin kısıtlanması,ifade özgürlüğünün elden alınması,toplumsal gelişmişliğin dibe vurması ve statü farklarının belirginleşmesi ülkemizin en büyük sosyal sorunlarındandır.

 

Seçimler yaklaşıyor ve yeni bir yönetim anlayışı 8 haziranda ülkenin başına geçecek. Eğer Ak parti iktidar olursa ve beklenen milletvekili sayısına ulaşırsa,Başkanlık sistemini hayata geçirecek.Ancak tepeden inme olarak yürürlüğe girecek bu sisteme ne Devlet kadroları ne Devlet kurumlar ne de vatandaş hazır değildir.Hala tam manasıyla açıklanamayan bir sisteme geçmek ülke için yeni bir felaketin başlangıcı olur.Umarım Başkanlık sistemi bu ülkeye gelmez,gelirse maalesef uzunca bir süre geriye gitmiş oluruz ve toparlanmamız da seneler alabilir…

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.