Haberi Sesli dinle
Getting your Trinity Audio player ready... |
Mehmet Gürel yaptığı yazılı basın açıklamasında; “Değerli Yalovalılar, Geçen akşam Sn. Cumhurbaşkanının Yalova Belediyesi’ndeki adli soruşturma sürecine dair sunumunu içeren Ak Parti grup toplantısının videosunu hayretle izledim.
Bilindiği üzere geçtiğimiz haftalarda, Yalova Belediyesinde çalışan bir kişinin yolsuzluğu belediyece tespit edilmiş ve Yalova Belediye Başkanı ivedilikle kişi hakkındaki şikâyet ve başvurularını ilgili devlet birimlerine iletmiş ve kamuoyunu da bilgilendirmiştir. Ama tabii ki günümüz Türkiyesi’nin siyasi ortamında “hırsızı bulup, şikâyet ederek” çok yanlış bir şey yapmış, devamında açılan soruşturmaların selameti açısından da görevinden uzaklaştırılmıştır. Oluşan adli süreç hepimizin saygı duyması ve tarafsız şekilde izlenmesi gereken bir süreçtir. Hepimiz adalete ve yargıya güvenmek zorundayız.
06 Mart Cuma günü kanun gereği Yalova Belediye Meclisi kendi içinde “Belediye Başkan Vekilliği” seçimi yapılmış ve “Belediye Başkan Vekilliği” seçimini AKP-MHP meclis üyelerinin sayısal fazlalığından dolayı AKP’li meclis üyesi Mustafa Tutuk 17 oy ile kazanmıştır.
AKP grup toplantısında Sn. Cumhurbaşkanı süreci sanki gerçek bir belediye seçimi yapılmış da bu seçimi AKP kazanmış gibi sunuyor. Meclisten “belediye başkan vekili” olarak seçilen kişiyi “Yalova Belediye Başkanı” sıfatını kullanarak kürsüye çağırıp ona methiyeler düzüyor. Yani henüz gerçek belediye başkanının ifadesi bile alınmamışken, soruşturmalar devam ediyorken Sn. Cumhurbaşkanı bu adli süreci kendi iç dünyasında sonlandırmış ki, meclisteki aritmetik üstünlükten dolayı seçilen başkan vekilini “belediye başkanı” olarak sunuyor.
Bu gelişmeler ışığında soruyorum;
Herhangi bir soruşturma bitmeden, daha belediye başkanının ifadesi bile alınmadan yargısız infaz yapmak doğru mudur?
17 meclis üyesinin seçtiği bir belediye başkan vekilini tüm Yalova halkının seçtiği bir belediye başkanı olarak göstermeye, tanıtmaya çalışmak doğru mudur?
Sn. Cumhurbaşkanının bu söylemleri kamuoyunda yargı sürecini etkilemeye yönelik bir çaba olarak da algılanmaz mı?
Sürecin en başındaki belediye çalışanını yaptığı hırsızlıkla alakalı soruşturmanın “daha önceki yılları da kapsayacak şekilde belediyenin tüm faaliyetlerini içeren kapsamlı bir soruşturma sürecine” dönüştürmek, yıllardır periyodik aralıklarla Yalova Belediyesi’ni denetleyen ve bir yanlış bulamayan devlet müfettişlerine karşı da yapılan bürokratik bir hakaret değil midir?
Ben Cumhuriyet Halk Partisi İl Başkanı olarak, öncelikle isimler üzerinden siyaset yapmamaya gayret ederim. Her zaman hukuğu ve adaleti, bağımsız yargıyı savunurum. Bu süreçte Yalova halkının siyasi iradesi adeta gasp edilmektedir. Bu irade hiçe sayılmaktadır. Yalova halkına “sen kimi seçersen seç, ben bir şekilde istediğim kişiyi koltuğa oturttururum” denmektedir. Süreç ciddiyetten uzaklaştırılmıştır ve siyasi bir propaganda süreci haline getirilmeye çalışılmaktadır. Soruşturma sürecinin muhakkak hızlandırılması ve sonuçlandırılması, sürüncemede bırakılmaması gerekmektedir. 17 meclis üyesinin seçtiği başkanvekilinin, halkın seçtiği belediye başkanı gibi gösterilmeye çalışılmaması gerekmektedir.
Siyaseten ve hukuken bu sürecin nasıl yönetilmesi gerektiği açıktır, nettir. Süreci “oldu bittiye getirmeye ve siyasi bir şova dönüştürmeye çalışmak” sadece çocukça bir davranıştır. Tüm siyasileri bu konuda ciddiyete davet eder, değerli Yalovalı hemşerilerime saygılarımı sunarım.” Dedi.