GÖRMENİN SİNSİ DÜŞMANI “SARI NOKTA HASTALIĞI’’

Haberi Sesli dinle
Getting your Trinity Audio player ready...

Özel Yalova Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Fahrettin Acar, sarı nokta hastalığı ve tedavi yöntemleri hakkında bilgiler verdi.

 

Özel Yalova Hastanesi Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Fahrettin Acar, ‘Yaşa Bağlı Makula Dejeneresansı, diğer adı ile Sarı Nokta Hastalığı, 50 yaş üzeri insanlarda gelişen merkezi görme kaybının, en önemli sebebidir. Bu hastalık makulada yani görmenin en keskin olduğu alanda ilerleyici harabiyete sebep olmaktadır. Hastalık gerek ortaya çıkıp ilerlediği merkezi görme alanının sarı renkte olması, gerekse de hastalığın doğal seyrinde görülen ve tanısını koyduran retinal birikintilerin sarı renkte olması sebebi ile bu isimle anılır.’ dedi.

 

Acar, ‘Sarı nokta hastalığında temel bozukluk, yağdan zengin ve sarı renkteki artık maddelerin görme merkezinin altında veya çevresinde birikmesidir. Bu birikme, retinal kalınlaşmaya ve görmeyi sağlayan retinal tabakalarda ayrışmaya yol açar. Özellikle retinada hayati fonksiyonlar icra eden pigment epitel hücrelerinde hasara sebep olur. Ve bu hasar zamanla, görme fonksiyonunun ilk basamağında görev alan fotoreseptörlerin harabiyetiyle ve görmenin giderek azalmasıyla sonuçlanır. ‘ dedi.

 

Hastalığın 50 yaş öncesinde görülmesi nadirdir. Yine hastalık riski yaş ile birlikte artmaktadır. Yapılan çalışmalarda 65-75 yaş arası hastalarda % 6.5 ( 20 kişiden biri), 75 yaş üstü hastalarda ise % 20 (5 kişiden biri) oranında sarı nokta hastalığı bulgularının olduğu ortaya konulmuştur.

 

Hastalığın Risk Faktörleri

1- Yaş: En önemli risk faktörüdür.

2- Sigara: Riski yaklaşık 2 kat arttırmaktadır.

3- Obezite: Aşırı kilolu olmak ve özellikle kolesterol yüksekliği riski arttırmaktadır.

4- Hipertansiyon ve Şeker Hastalığı: Kesin olmamakla birlikte kontrolsüz tansiyon ve şeker hastalığı risk artışı ile ilişkilidir.

5- Genetik: Anne, baba veya ailesinde sarı nokta hastalığı olanlarda risk artmakla birlikte, bu kişilerde hastalığın kesin olarak görüleceği anlamına gelmemektedir.

6- Diğer risk faktörleri: Aşırı güneş ışığı maruziyeti ve kadın cinsiyetin hastalık riskini arttırdığı düşünülmektedir.

Sarı nokta hastalığı yaş tip (ödem yapan) ve kuru tip (ödem yapmayan) olmak üzere temelde iki sınıfa ayrılmaktadır. Sarı nokta hastalığının % 85’i kuru tip iken % 15’ i yaş tiptir. Fakat kuru tip sarı nokta hastalığı zaman içerisinde yaş tipe dönüşebilmektedir.

 

Yaş Tip (Ödem Yapan) Sarı Nokta Hastalığı

 

Esas özelliği koroid neovaskülarizasyonu dediğimiz patolojik yeni damarlanmaların varlığıdır. Hastalık sebebiyle görme merkezinde biriken artık maddeler, retinal tabakalar arasında kalınlaşmaya, ayrışmaya ve daha dış tabakalarda çatlaklar oluşmasına yol açar. İşte oluşan bu çatlaklardan da koroid dediğimiz retinanın kanlanmasını sağlayan damarsal tabakadan, görme merkezinin altına doğru yeni ve patolojik damarlar filizlenir. Zaman içerisinde bu yeni damarların yoğunluğu artar ve yapı olarak da zaten sağlam olmayan bu patolojik damarlardan, görme merkezinin altına doğru sıvı sızıntısı olmaya başlar. Bu sızıntı yani ödem görmede azalma, cisimleri yamuk ve çarpık görme ve bakılan alanda görüntülerde kesintiler oluşmasına yol açar. Bazen de bu damarlardan ani kanamalar gelişir ve görmede ani kayıplar oluşur.

 

Tanı

 

Tanı genellikle muayenede sarı renkte birikintilerin görülmesi ve görme merkezinin, ödemden dolayı kalkık şekilde görülmesi ile konabilmektedir. Bazen patolojik damarlardan oluşan kanamalar retina muayenesi ile kolaylıkla görülür. Fakat kesin tanı retina anjiografisi ile konur. Çekilen anjiografi filminde, sızıntı yapan damarlar ve ödemli bölge giderek artan parlak alanlar şeklinde gözlenir.

 

Yine hastalığın tanı koyma aşamasında ve takibinde OKT (ayrıntılı göz tomografisi) ‘den de faydalanılır. OKT ile çekilen filmlerde, görme merkezindeki patolojik damarlanmalar ve ödem rahatlıkla izlenebilmektedir. Ayrıca tedavi sonrası ilaca verilen yanıt da bu çekimlerle takip edilebilmektedir.

 

Tedavi

 

Tedavide esas amaç oluşan bu yeni patolojik damarların geriletilmesini ve mümkün olduğu kadar yok edilmesini sağlamaktır. Damarlar gerilediğinde doğal olarak sızıntı ve ödem de geriler. Böylece hastanın görsel rehabilitasyonu sağlanmış olur. Bu amaçla göz içerisine anti VEGF (yeni damar oluşmasını engelleyici) iğneler yapılır.

 

Genellikle ilk üç ay ard arda yapılan iğnelerden sonra hasta takibe alınır ve yeniden ödem oluşması ve / veya görme azalması yaşandığında tekrar dozlar yapılır.

 

Kuru Tip (Ödem Yapmayan) Sarı Nokta Hastalığı

 

Bu tipin esas özelliği ise retinal tabakalarda meydana gelen birikintilerin, retina pigment epitelinde yavaş yavaş ve giderek artan şekilde harabiyete sebep olmasıdır. Hayati öneme sahip olan bu tabakanın hasarlanması sonucu görme sinsi bir şekilde azalmaya başlar. Yaş tipe göre ilerleyiş daha yavaştır. Zaman içerisinde yaş tipe dönüşüm olabilmektedir. Hastalar genellikle bulanık ve cansız görme şikâyeti ile başvururlar. Ayrıca hastalar bakılan yerlerde görüntüye engel olan karartılardan bahsederler.

 

Tanı

 

Tanı genel olarak muayene esnasındaki bulgular ile konabilmektedir. Yine kesin ve ayırıcı tanıda retina anjiografisi ve OKT’ den faydalanılmaktadır.

 

Tedavi

 

Kesin tedavisi olmamakla birlikte hastalığın ilerleyişini yavaşlatan bir takım tedbirler alınabilmektedir. Yapılan çalışmalarda; yüksek doz A, C, E vitamini ve çinko içeren vitamin preparatlarının (hap ya da kapsül formunda) hastalığın ilerleyişini önemli oranda yavaşlattığı görülmüştür. Bunun yanında omega yağ asitleri bakımından zengin bir besin olan balık ve anti oksidan besinlerin (ceviz, fındık, yeşil yapraklı sebzeler gibi) tüketimi hastalıktan koruyucu etki göstermektedir. Tabi bütün bunların yanında spor yapmak ihmal edilmemelidir.

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.