KESK ÜÇ YÜRÜYÜŞ KOLU İLE ANKARA’YA YÜRÜYOR!

Haberi Sesli dinle
Getting your Trinity Audio player ready...

15 Temmuz Darbe girişimi ile ilgili OHAL ve Kanun hükmünde kararnamelerle birçok kamu çalışanının işlerinden iade ve ihraç edilmişti .Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’nun (KESK) başlatmış olduğu 3 yürüyüş kolu 15 Ekimde Kamu işçilerinin sesini duyurmak için Ankara’ya yürüyecek. 

 

15 Ekim Ankara yürüyüşü ile ilgili olarak Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) MYK üyesi İlhan Yiğit şu sözleri kaydetti:

 

‘’12 Ekim tarihinde yürüyüş kollarımızla Ankara’ya ulaşmak üzere yola çıktık. Türkiye’nin 81 ilinde oluşturduğumuz üç yürüyüş kolu ile taleplerimizi haykırmak üzere İstanbul, Van- Diyarbakır, İzmir yürüyüş kolumuz olmak üzere Ankara’ya yola çıktık. Kamu emekçilerinin ve meclisin devre dışı bırakılarak ülkenin olağanüstü hal rejimi ile yürütülmesi ve kanun hükmünde kararnamelerle yönetilmesini itiraz ediyoruz. Kamu emekçileri, OHAL ve kanun hükmündeki kararnamelerle hiçbir savunma alınmaksızın iptal edilmiş ve işlerinden iade edilmiştir. Ak Parti hükümetinin 14 yıldır sürdürmüş olduğu iş güvencemizi elimizden alan uygulamaları derhal geri çekilmesi için KESK olarak 15 Ekimde Ankara’ya yürüyeceğiz. Türkiye’nin 81 vilayetinden gelecek KESK üyelerinin katılımıyla ve tabii ki emek demokrasi güçlerinin katılımıyla Ankara’ da bir miting düzenleyeceğiz. Uğradığımız yerlerde taleplerimizi basın yoluyla ve mücadele dostlarımızla paylaşıyoruz. 15 Ekim’e davet etmek üzere yürüyüş kollarımızı oluşturduk ‘’ dedi.

 

‘’15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsa ne sorusunun cevabı şu an yaşadıklarımızdan farksızdır’’

 

Yiğit, ‘’AKP’nin 14 yılık iktidarlığına baktığımızda bugün terör örgütü diye nitelendirdiği güçlerle daha dün beraberce bu yollarda yürürken, beraberce halkın yeraltı ve yerüstü zenginliklerini yürütürken bugün suç örgütü diye tanımladığı örgütle iş birliği yaparken ’’ne istediler de vermedik’’ ‘’kandırıldık’’ nidalarıyla süreci geçiştirmeye çalışan ve buna ilişkin çeşitli milatlar getirmeye çalışan bir saray ve AKP iktidarı ile karşı karşıyayız. 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsa ne olurdu sorusunun cevabı bugün Kocaeli’de yaşadığımız gibi sokakları boşaltarak, insanları odalara tıkayarak, insanların anayasal haklarını kullandırmayarak, meclisi devre dışı bırakarak, kamu emekçilerini işlerinden ederek, belediyelere kayyum atayarak, muhalif sesleri susturarak iktidar gücü yürütülürdü. Peki ya bugün bunlar olmuyor mu? Bugün sözde darbecilerle mücadele adı altında kendisine kandırılma hakkı tanıyan Sayın Cumhurbaşkanı ve AKP yetkilileri bu konuda kandırıldığını iddia  ederken ve hala ülkeyi yönetmeye devam ederken, bu konuda hiçbir yasal soruşturmaya girişilmeksizin, bir savunma hakkı verilmeksizin işlerinden bir gecede 160.2200 kişi iade ve ihraç edilmiştir. 12 Eylülde de aynı uygulamalar söz konusuydu, fakat televizyonlar kapatılmamıştı çünkü tek yayın yapan kanal TRT idi. 15 Temmuz sonrası sözde darbecilerle mücadele adı altında 50.000’e aşkın kamu çalışanı bir gecede ihraç edildi. Bunların 28.000 eğitim emekçisidir. Muhtarlar toplantısında bile mili irade söylemini ağzından düşürmeyen Cumhurbaşkanının ve AKP yetkililerinin bugün çalışanları hiçe sayarak kayyum atadıklarını görüyoruz.’’ Diye konuştu.

 

‘’KESK olarak darbelere öteden beri karşıyız’’

 

‘’Meclisin bombalandığı süreçte meclisin çalışması gerekirken OHAL ilan edilerek meclis çalıştırılmıyor.  Kanun hükmünde kararnamelerle ülke yönetiliyor bu kabul edilir bir şey değil. Biz KESK olarak darbelere öteden beri karşı olan, öteden beri darbelerle mücadele eden çok sesin temsilcisiyiz. 15 Temmuz darbe girişimine bakıldığında çürük bir elmanın iki yarısının siyasal iktidar mücadelesine bağlı olarak bir kesiminin diğerine darbe girişimi yapmaya çalıştığı ve diğer kesiminde bunu engellemeye çalıştığı bir süreç olduğunu kabul ediyoruz. AKP aslında 7 Haziran seçimlerinde o çokça dilinden düşürmediği milli iradeyi halkın iradesini yok saymıştır. Yani 7 Haziran seçimlerinde azınlığa düşmesine rağmen bunları kabul etmemiştir. Bunları 20 Temmuz Suruç’da başlayan katliamlarla ve 10 Ekim Ankara tren garında ülkemizde barış olsun diye barışsever insanlarımızın canına kıyıldı. Ve bunun sonuçları hala ortada. Bundan sonra 1 Kasım seçimlerine gidildi. AKP ülkede kaos ortamına bağlı olarak kendi rejimini kendi halkının iradesini yok sayarak kullanmıştır. 1 Kasım seçimlerine giriyoruz ve sonuç ortada’’ dedi.

 

Mayıs ayında meclisteki dokunulmazlık kaldırılması ikinci bir darbedir.

 

‘’Mayıs ayında meclisteki dokunulmazlık kaldırılması ikinci bir darbedir.  O dönemin Başbakanı değiştirildi. Bu AKP’nin 2016 yılında yürüttüğü sivil darbenin ikinci ayağıdır ve 15 Temmuz ise bir sonucudur.  15 Temmuz darbesini kendi lehine çevirerek kendi darbesini yönetmektedir. Bizde kamu emekçileri olarak bütün bunların kendisinin uluslararası hukuk normlarına ve adalete uygun olmadığını savunuyoruz  ve buna itiraz ediyoruz. En son olarak 8 Eylülde çoğunluğunun Eğitim-Sen üyesinin olduğu 12.201 eğitim emekçisinin açığa alındığı duyuruldu. Bizlerde böyle adaletsizliği kabul etmiyoruz ve etmeyeceğiz. Bu sebeple meclisin çalışması için Ankara’ya yürüyoruz. AKP iktidarının 14 yıllık tecrübesinde kamu emekçisinin güvensiz çalıştırıldığına dair bir dizi uygulamalarla zaten karşı karşıyaydık. Performansa dayalı ücret sistemi ve 657 sayılı devlet memurları kanunun iş güvencesi bölümünde ortadan kaldırarak tamamen devlet memur değil, hükümet memuru olduğu sözleşmeli bir sisteme geçilmeye çalışılmıştır. Biz KESK olarak buna 14 yıldır karşıyız. 15 Ekimde bu taleplerimizi yerine getirmek üzere Ankara’da sesimizi duymayanlara sesimizi duyuracağız.  

 

Sözlerini tamamlayan Yiğit, şu sözleri tekrar etti: ‘’Biz kazanacağız, biz kazanacağız, biz kazanacağız. Yaşasın onurlu yürüyüşümüz, yaşasın örgütlü mücadelemiz,yaşasın KESK’’

 

FOTO\HABER: Büşra Gündüz

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.