MARMARA’NIN UMUDU PİNA

Haberi Sesli dinle
Getting your Trinity Audio player ready...

Pinna Nobilis Akdeniz Havzası’nda yaşayan büyük bir midye türü.

Pek azımızın bildiği çok nadir ve harika bir canlı. Dünyada sadece Cebelitarık Boğazı ile İstanbul Boğazı arasındaki denizlerde yaşayabilen, yaklaşık ömrü 50 yıl ve boyu 120 cm kadar olan bir büyük midye türü. Ancak Küresel iklim değişikliği sonucu deniz sularındaki sıcaklık artışlarının tetiklediği bir hastalık nedeniyle soyu tükenmek üzere.  2016 – 2019 yılları arasında Çanakkale Boğazı ile Cebelitarık Boğazı arasındaki tüm Pinna Nobilis stokları topluca öldü. Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği Pinna Nobilis’i kırmızı listeye alarak nesli tükenmekte olan canlı türü olarak ilan etti.  Pina şu anda dünyada yalnızca Marmara Denizinde yaşamını sürdürüyor. Marmara Denizinin özel yapısı ve düşük tuzluluğu bu hastalığın etkili olmasını şimdilik engellemiş gözüküyor. Marmara’daki Pina stokları canlı ve sağlıklı. Yani Marmara Denizi Pinalar için son sığınak. Diğer yandan Pinalar suyun içindeki oksijeni alarak, suda bulunan plankton ve diğer parçacıkları süzerek besleniyor, bu esnada da suyu filtre ederek temizliyor. Bir Pina ortalama saatte 6 litre deniz suyunu filtre ediyor. Bu nedenle Pinalar 2021 yılında tüm ekosistemi müsilaj nedeniyle altüst olmuş Marmara için bir iyileşme umudu yaratıyor. Bir tarafta yaşam umudu Marmara ile sınırlanan Pina, diğer tarafta kirlilik nedeniyle zor günler geçiren Marmara Denizi.

Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Sarı “iki yaralıya” şifa olmak için yola çıktıklarını ve Umut Pina Projesini hayata geçirdiklerini söylüyor. Pinaları koruyarak hem nesillerinin tükenmesine engel olabileceğimizi hem de  Marmara Denizi’nin iyileşmesine katkı sağlanabileceğini belirten Mustafa Sarı ile Pinaların Marmara Denizi için önemini ve “Umut Pina” Projesini konuştuk.

Pinna Nobilis nedir? Denizler için nasıl bir önemi var?

Mustafa Sarı: Pinna Nobilis aslında büyük bir midye türü. Denizin en büyük çift kabuklusu, 50 yıl kadar yaşayabilir, boyu da 120 cm kadar çıkabilir. Pina deniz suyunu filtre ederek yaşar. Yani deniz suyunu filtre ettiğinde hem onun içerisindeki plankton ve diğer organik parçacıklarla beslenir hem de deniz suyunun içerisindeki çözünmüş oksijeni alır, nefes almış olur. Pinanın beslenmesi ve nefes alması deniz suyunu filtre etmesiyle mümkündür. Eğer bir bölgede Pinalar yoğun olarak varsa deniz suyu berraktır. Çünkü eğer Pinalar bir bölgede yoğun olarak varlarsa o bölgede organik kirlilik yükü azalır. Bu sebeple Pinalar denizin doğal arıtıcılarıdır aslında. Ama tek fonksiyonları bu değildir. Pina kabukları denizdeki 100 den fazla organizma için üreme, beslenme, yapışma ya da dinlenme alanı gibi alanlar oluşturur. Pina aslında ekosistemde bir ağ gibi düşünecek olursak bu ağın kesişme yerlerinden biridir.

-Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği Pinna Nobilis’i kırmızı listeye alarak nesli tükenmekte olan canlı türü olarak ilan etti. 2016-2019 yılları arasında Akdeniz Havzası’ndaki tüm Pinalar öldü mü?

Mustafa Sarı: 2016-2019 yılları arasında Çanakkale Boğazıyla Cebelitarık Boğazı arasında bulunan bütün denizlerdeki tüm Pinalar öldü. 2016 yılında başladı toplu ölümler. Ölümleri tek bir etkiye bağlamıyoruz ama iklim değişimine bağlı deniz suyu sıcaklıklarındaki artışın, diğer etkileri tetiklediğini düşünüyoruz. Bu toplu ölümlerde Pinaya özgü bir protozoa sindirim sistemine bulaştı ardından bakteriyel etki devreye girdi ve pinalar topluca öldü. Yeryüzünde şu anda canlı ve sağlıklı tek Pina stoku Marmara Denizinde.

-Pinna Nobilis’i korumak için yapılan, devam eden bir çalışma var mı? Pinaları koruyabiliyor muyuz?

Mustafa Sarı: Yeterince koruyamıyoruz, çünkü toplumun Pinalarla ilgili bilgisi, bilinci çok az. Denizin kıyısında yaşayan insanlar bile pinaları yeterince tanımıyor. Olağanüstü zamanlar olağanüstü organizmaların ne işe yaradığını bize öğretir. Müsilaj olağanüstü bir ekolojik felaketti. Bu olağanüstü durum bize Pina gibi olağanüstü bir canlının varlığını hatırlattı. Ancak biz  Pinaları etkin bir şekilde koruyamıyoruz. Kentleşme, trolle yapılan balıkçılık, deniz çayırlarının sökülmesi gibi sebeplerle pinalar yaşam alanlarını kaybediyor.

-Bu noktada Pina gibi canlıların önemini daha iyi anlamak için Marmara Denizi’ndeki kirliliğe ve 2021 yılında  yaşanan müsilaja değinirsek?

Mustafa Sarı: Müsilaj iklim değişimine bağlı deniz suyu sıcaklıklarındaki artış, Marmara Denizi’nin orijinal kararlı yapış ve kirliliğin ortak tetikleyici etkisiyle felaket boyutunda ortaya çıktı. Bu üçlü tetikleyiciden iklim değişimi ve Marmara’nın orijinal yapısına müdahale edemiyoruz. Yani Kontrol edebildiğimiz tek unsur kirliliği azaltmak. Bu durumda deniz ekosisteminin iyileşmesine yardım edecek organizmaları desteklememiz lazım. İşte tam burada Pina karşımıza çıkıyor. Pinaları korursak deniz kirliliğini azaltıcı etkisiyle Marmara Denizinin müsilaj tekrarı riskini bir parça da olsa azaltmış oluruz.

-Pinalar Marmara Denizi’ni kurtarabilir mi?

Mustafa Sarı: Keşke tüm kalbimle kurtarabilir deseydim. Ama 25 milyon insanın tüm atıkları, ülkenin neredeyse yarısına hizmet sunan sanayinin atıkları bu kadar yoğun bir şekilde Marmaraya akmaya devam ederken, tek başına Pinanın Marmara Denizini  temizlemesi, kurtarması mümkün mü? Mümkün değil elbette ama Pina bir sembol, bir bayrak Marmara Denizi için. Eğer Pina ve benzeri organizmaları desteklersek bir taraftan da atıklarımız arıttıktan sonra denize vermeye başlarsak işte o zaman Pinalar bize çok katkı sağlayacaktır.

-Pinaları korumak için bir proje geliştirdiniz Umut Pina! Umut Pina Projesi nedir? Projenin Hedefleri nelerdir?

Mustafa Sarı: Umut Pina Projesi Borusan Holding ve İmpactHub İstanbul desteğiyle, Bandırma 17 Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi olarak yürüttüğümüz bir proje. Bu proje ile bizim 3 temel amacımız var. Öncelikle Pina ile ilgili eksik bilimsel verileri ortaya koymak. 150 km lik bir kıyı şeridinde Pinaları tek tek saydık, 100 metre karelik alanda kaç pina olduğunu, Balıkesir’in sınırları içersindeki Marmara Denizi kıyılarında bugün itibarıyla artık biliyoruz. Diğer taraftan hastalıklı, ölü ve sağlıklı genç pinalar nerede hangi bölgelerdeler, ne yapıyorlar onları da tespit etmiş olduk. İkincisi “Pinayla ilgili bu bölgeleri  korumamız lazım burası pina için son sığınak diyerek” bir koruma stratejisi geliştirmemiz gerekiyordu. Onun için de temel çerçeveyi belirledik. Üçüncüsü de Pinaya farkındalığı artırmak için çalışmalar yaptık. Çeşitli posterler, logolar, web sayfaları hazırlayarak ve eğitim etkinlikleri düzenleyerek, Pina bilincini, bilinirliliğini artırmaya çalıştık. Bunların hepsini gerçekleştirdik. Umut Pina projesi sonuç da  verdi. Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı önümüzdeki yıllarda bir proje kapsamında pinaların izlenmesini ve korunmasını hedefler hale geldi. Bu da projenin ne kadar etkili bir sonuç doğurduğunu gösteriyor bize. Ve tabii en nihayetinde tüm çalışmalarımızda hedefimiz bu ülkede yaşayan insanlar olarak müsilajsız bir Marmara Denizi.  Pina tek başına bunu bize sağlayamaz ama biz bir taraftan pinaları koruyarak bir taraftan ileri biyolojik arıtma tesislerini hayata geçirerek bunu başarabiliriz. Nasıl ki bir zamanlar Caretta carettayı kimse bilmezken bugün hepimiz bilir hale geldik, pinanın da herkes tarafından önemi bilinen, tanınan ve korunan bir tür olduğunu görmek en büyük dileğimiz.

Haber ve Foto: Ege Aksakallı

Bunları da sevebilirsiniz

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.